TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası
TUZ GÖLÜ PARSELLENİYOR

TUZ GÖLÜNDE HUKUK, BİLİM İŞLEMİYOR!

2011 yılında yapılan hukuksuz, teknik alt yapısı olmayan, planlara aykırı ihalelerle, Tuz Gölü parsellenmeye başlandı. Mahkemelerin iptal kararları ise dinlenmiyor, işletmeler son sürat Göle hafriyat dökmeye hatta tuz üretmeye başladılar. Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu Temmuz ayında suç duyurusunda bulunmasına rağmen, herhangi bir işlem yapılmıyor!

Tuz Gölü, İç Anadolu Bölgesi`nde, Ankara ve Konya illerinde yer alan ve Türkiye`nin 2. en geniş alana sahip gölüdür. Ülkemizin tuz ihtiyacının önemli bir bölümü bu gölden karşılanmaktadır. Kaya tuzuna göre çok daha kaliteli tuz üretimi yapılmaktadır. 

Ancak bu gölün sorunları ne yazık ki, kentten uzak olması nedeniyle göz ardı edilmektedir.

3-4 yıldır yoğun bir talan politikası ile karşı karşıya kalan Tuz Gölü;

Özel Çevre Koruma Alanıdır.( Türkiye`nin önemli sulak alanlarından biri olan Tuz Gölü ve çevresi 02.11.2000 tarihli ve 24218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 14.09.2000 tarih ve 2000/1381 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilerek yürürlüğe girmiş, daha sonra 08.08.2002 tarih ve 24840 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4.07.2002 tarih ve 2002/4512 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi sınır değişikliği yapılarak son halini almıştır. 7.414 km2 büyüklüğündeki Bölge, kendine özgü bir doğal yapısı ve tarihi değerlere sahiptir.)

Birinci Derece Doğal Sit Alanı`dır.( I. DERECE DOĞAL (TABİİ) SİT ise; "Bilimsel muhafaza açısından evrensel değeri olan, ilginç özellik ve güzelliklere sahip olması ve ender bulunması nedeniyle KAMU YARARI AÇISINDAN MUTLAKA KORUNMASI GEREKLİ OLAN, korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak alanlar" olarak tanımlanmakta ve kabul edilmektedir. Birinci Derece Doğal Sit alanında planlanan Tuz Üretim tesislerinin bir kısmı Hassas A Zonu içindedir. "Hassas Zonu"(Mutlak Koruma Bölgesi)  ise "Özel Çevre Koruma Bölgesi içinde yer alan ve Başkanlıkça düzenlenen planlarda özel işaretlerle gösterilen; niteliğine göre tesbit edilen tedbirlerle zaman, mekan ve faaliyet türleri açısından çok kısıtlı kullanımlara izin verilen ve gerekli sayı ve nitelikte özel personel tarafından kontrol edilen doğal rezerv alanı" olarak tanımlanmıştır.)

Önemli Kuş Alanı`dır. (Tuz Gölü kuş varlığı yönünden Türkiye`nin en zengin göllerinden biridir. Kışın kapladığı çok geniş su alanı su kuşları için önemli bir kışlama alanı oluşturmaktadır. Tuzlu ortamlara uyum sağlamış olan Avrupa`da nesli tükenmekte olan flamingo, kılıçgaga, angıt ve benzeri kuşların yanı sıra yağmurcunlar, turnalar, yaban kazları ve yaban ördekleri gölde büyük topluluklar halinde yaşamaktadır. Göl çevresinin nispeten ıssız oluşu nedeniyle kuşlar, etraftaki su birikintilerinde, meralarda ve ekili alanlarda rahatça beslenmekte, kışın en soğuk günlerinde dahi donmayan göl sularında yüzebilmektedir. İlkbaharda Göl içinde oluşan adalar ve bataklıklar Bataklık Kırlangıcı (Glareola prantincola), Suna (Tadorna tadorna), Angıt (Tadorna ferruginea), Çamurcun (Anas crecca), Kılıçgaga (Recurvirostra avocetta), Kocagöz (Burhinus oedicnemus) ve martı türlerinin (Larus sp.) kuluçka yapmalarına imkan sağlamaktadır. Bölgede tuzcul stepler ve endemik türlerden oluşan ekolojik açıdan hassas bitki toplulukları bulunmaktadır.)

Önemli Bitki Alanı`dır.

Ramsar Sözleşmesi Bakımından Uluslararası Öneme Sahip A Sınıfı Sulak Alan`dır. (Tuz Gölü havzası, davalı Bakanlık verilerine göre de, ülkemizde biyolojik çeşitliliğin korunması açısından büyük önem taşıyan ve uluslararası kriterlere göre A sınıfı bir sulak alandır." (Kaynak: http://www.csb.gov.tr)

Türkiye`nin En Önemli Endemizm Merkezlerinden Biridir.Üniversite Raporlarında da açıkça görüleceği üzere Türkiye`nin en önemli endemizm merkezlerinden biri olan Tuz Gölü tuza dayanıklı türler açısından eşsiz bir "genetik rezerv alanıdır". Tuz Gölü çevresinde yayılış gösteren endemik, nadir ve nesli tehdit altında olan türlerin yayılışında, topraktaki Tuz Konsantrasyonu son derece önemlidir. 

Tuza Dayanıklı Türler Açısından Önemli Bir "Genetik Rezerv Alanıdır".

İLK DEFA BİR GÖLDEKİ KİRLİLİĞE DAİR TBMM`DE ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULMUŞTUR

Bu önemli özellikleri nedeniyle, bu gölde yaşanan kirliliğe dair ülkemizde ilk defa 2003 yılında, Tuz Gölündeki kirliliğin araştırılması amacıyla TBMM Araştırma Komisyonu kurulmuştur.

TUZ GÖLÜNDE KURAKLIK HAD SAFHADA 

Tuz Gölü havzası, Türkiye`nin en az yağış alan yeri olduğu için akarsu bakımından çok fakirdir, doğuda Şereflikoçhisar`dan geçen Peçenek Suyu, güneybatıda DSİ Konya drenaj kanalı, batıda Cihanbeyli`den gelen İnsuyu ve güneydoğuda Aksaray`dan gelen Uluırmak bunların önemlileridir. Ancak, bu suların bir kısmı yazın kuruyarak Göle ulaşamaz ve aşırı buharlaşmanın da etkisiyle Göl`ün tamamına yakını kurumaktadır. 

Bilindiği gibi, Türkiye‘de Tuz Gölü ve çevresi 300 mm`ye yakın yıllık yağışları ile kurak bölge olma sınırına yakın özellikler göstermektedir. 2011-2012 yılları arasında ülke genelinde normale göre 16.7 mm oranında gözlenen artış, İç Anadolu bölgesinde 39.2 mm kayıp olarak gözlenmektedir. Bu durum bölgenin yüzey suyu potansiyelindeki sıkıntıyı göstermektedir.

FİZİBİLİTE RAPORUNUN YETERSİZLİĞİNİ MADEN İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (MİGEM) DE KABUL EDİYOR!

Tuz Gölü üzerinde, birbirine bitişik halde 10 yeni tuzla için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından ihale yapılmıştır.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğünün ihale dilecek alanların belirlenmesine ilişkin 25.02.2011 tarih ve 1105 sayılı yazısında

"..Tetkikin yağışların bol olduğu mevsimsel bir dönemde yapılması sebebi ile gölün maksimum su seviyesine ulaşmış olduğu, Tuz Gölü yüzey alanının tamamen  su ile kaplı olduğu gözlemlenmiştir. Gölün batı ve güneybatısının tamamen bataklık olması nedeni ile bu alana girilememiş ve bu alanda yeterli bilimsel ve teknik çalışmalar gerçekleştirilememiştir……

Tuz Gölü`nün tabii dengesinin korunarak tuz üretimine uygun alanların tam olarak belirlenebilmesi için göl yüzeyinin minimum seviyeye düştüğü yaz aylarında yeniden mahallinde tetkik edilmesi uygun olacağı belirtilmiştir." denilerek, ihale edilecek alan tespitinin yaz aylarında yapılması gerekliliğine işaret edilmiştir. Ancak kurumun bu görüşü göz ardı edilmiş, bu konuda herhangi bir çalışma yapılmadan, teknik incelemeler yapılmadan alelacele ihale işlemleri gerçekleştirilmiştir. 

İHALELERİ KAZANAN FİRMALAR

Tuz Üretim Projeleri`nin ihalelerini kazanan şirketler ise; Lozan Yapı Elektrik Nakliyat San. Ve Tic. A.Ş.(Ruhsat numaraları: 201101073, 201101074); Seltaş Alçı Harç ve Mad. San. Ve Tic. A.Ş. (201101068); Tuz-Mak Tuz Mak. İml. Nak. Zirai Ür. Hay. Ve Mad. San. Ve Tic. Ltd. Şti., Şereflikoçhisar Tuz Gölü Mad.Tuz ve Kimya San Ürt Paz Nak Tiz. A.Ş. (201101075); Özerdemler Madencilik San. ve Tic. A.Ş. tarafından (201101183); Cihanbeyli Mad. Tuz. Nak. Kim. San. ve Tic. A.Ş. (201101205); SEBA Mad. San. ve Tic. A.Ş (201101247)` dir.  

RESMİ KURUMLAR DA TUZ GÖLÜNÜN YOK OLACAĞINI KABUL EDİYOR!

DSİ 5. Bölge Müdürlüğü, 25.1.2012 tarihli ve 36252 sayılı yazısında;

"Uzun yıllardan beri süren kuraklık ve akarsu yatakları üzerinde yapılan baraj ve göletlerin ihtiyaca göre daha çok içme, kullanma  ve sulamaya yönlendirilmesi  nedeniyle su kaynaklarında önemli oranlarda düşüşler meydana gelmesi, gölü besleyen yüzeysel su kaynaklarını önemli oranlarda düşürmüştür.

  Netice itibariyle, Tuz Gölü ve çevresinde yukarıda da belirtilen hususlar doğrultusunda yer altı suları ve yüzey suları açısından su bütçesi göz önüne alındığında, yeni tuzlalar için gerekli su temini ile ilgili önlemler alınmadan yeni tuzlaların işletilmesi İdaremizce uygun görünmemektedir." Denilmektedir. 

DSİ 4. Bölge Müdürlüğü, 27.06.2011 tarihli ve 233339 sayılı yazısında "gerek söz konusu doğal akarsu yatakları üzerinde yapılan baraj ve göletler marifetiyle su kaynaklarının kullanımının içme, kullanma  ve sulamaya yönlendirilmesi ve gerekse uzun yıllardır süregelen kuraklığın doğrudan ve dolaylı etkileri ile göle ulaşan su kaynaklarında önemli düşüşler meydana gelmesi, gölü besleyen yüzeysel su kaynaklarını önemli oranda düşürmüştür. Ayrıca, havzadaki kuraklığın yeraltı sularına aşırı talep artışı da ruhsatlı ve/veya ruhsatsız kuyular marifetiyle emniyetli rezervleri aşan çekimleri beraberinde getirerek yer altı su kaynaklarını da önemli ölçüde düşürmüş ve havza yeraltı su tahsislerine kapatılmıştır. 

Tuz Gölü ve çevresinde gerek yerüstü su kaynakları ve gerekse yer altı su kaynakları açısından su bütçesi göz önüne alındığında, yeni tuzlalar için gerekli su temini ile ilgili tedbirler alınmadan yeni tuzlaların işletilmesi uygun görülmemektedir."

Ankara Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü`nün 11.11.2011 tarih ve 19864 sayılı yazısında;

"…" 331,662 ton/yıl Kapasiteli Tuz Üretimi (Çıkarılması)" faaliyetine ait Proje Tanıtım Dosyasında katı, sıvı, gaz atıklar ile gürültü, trafik ve titreşim için yapılan değerlendirmeler yönetmeliklerin sınır değerlerinin altında gib8i gözükse de, proje alanının tamamı 1/50000 ölçekli Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi Çevre Düzeni Planı`na göre I. Derece Doğal Sit Alanı`dır. …. ..faaliyetin yapılacağı Doruç mevkiinde farklı firmalar tarafından bahsi geçen sahaya bitişik dört ayrı tuzla kurulması planlanmaktadır. Bu beş tuzlanın faaliyete geçtiğinde yukarıda bahsedilen olası etkilerin katlanarak aratacağı doğal çevre üzerinde olumsuz etkilere neden olabileceği düşünülmektedir. Söz konusu 5 tuzlaya ilaveten Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından ihale edilmiş yine bu tuzlalar mücavirindeki 5 adet tuzla ve mevcutta işletilen toplam 3 adet tuzlanın üretimlerinin kümülatif olarak Tuz Gölü üzerinde yaratacağı etkinin ve gölün üretim kapasitesinin belirlenmesi gerekmektedir." denilmektedir. 

ÜNİVERSİTELERİN VE BİLİRKİŞİLERİN RAPORLARI DA TUZ GÖLÜNDEKİ PROJELERİN DURMASINI İSTİYOR!

Selçuk Üniversitesi`nin Yeni Açılacak Tuzlalar İle İlgili, "Tuz Gölünde Jeolojik ve Hidrojeolojik Etki İnceleme Raporu"

"…. Tuz Gölü su kaynakları akarsuların debiler ve yeraltısuyu durumu dikkate alındığında toplam su yeni açılacak tuzlaları besleyecek yeterlilikte değildir.ek yeterlilikte değildir. Yeni kurulacak tuzlalar, göldeki sürekli çekilme ve azalma gösteren kaynak suları ile gölde yaşayan canlılar yönünden kesinlikle tehlike arz edecektir. Havzanın ekolojik dengesini bozacaktır."

"Bu bölgede açılması planlanan yeni tuz üretimi madencilik faaliyetlerinin göle, doğal yapıya, yer altı ve yer üstü jeolojik yapıları ile hydrosistemi doğrudan ve olumsuz etkileyecek ve Tuz Göl`ünün sonu olacaktır." 

"Gölün suyunun azaldığı ve ilerleyen dönemlerde de kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kalınabilir. Bu nedenle tuzlaların açılması tuz gölünü yok edebilir." denilmektedir.

Gazi, Konya Ve Hacettepe Üniversitelerinin "Tuz Gölünde Açılacak 10 Adet Tuzlanın Ekolojik Etki Değerlendirme Raporu"

Bahse konu raporun III. Bölümünde (Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Aydın AKBULUT tarafından hazırlanan Tuz Gölü Ruhsat Alanlarıyla İlgili sucul Canlılara İlişkin Değerlendirme konulu raporun 61 inci sayfasında;

"…. Planlanan ve ihaleleri yapılan işletmeler, göl alanında büyük tahribatlar yapılacaktır. Özellikle kilometrelerce uzunluğunda ve milyonlarca ton taş yığılması ile gerçekleştirilecek havuzlar başta zemin yapısını bozacak, zemindeki sucul canlıların yumurtalarını ortadan kaldıracaktır. Ayrıca doğal ortamlardan alınan sular havuzlara pompalar ile taşınarak, yaz aylarında göl tabanındaki tuzlanmayı engelleyerek kumulların ortaya çıkmasına neden olacaktır."

78 inci sayfasında; "Yeni yapılacak tuz sahalarının gölün kuzeyinden güneyine su geçişini de engelleyebilir. Bu durum hidrobiyolojik olarak çok ciddi sorunların oluşmasına  yani… besin zinciri halkalarının kopmasına ve canlıların yaşamlarının tehlike altına girmesine neden olacaktır." denilmektedir.

Konya Üniversitesi Biyoloji Bölümü, Botanik A.B.D Öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet TURAN tarafından hazırlanan teknik raporda; " Tuz gölü`nün su seviyesi 1-15 cm arasında değişir. Tuz havuzlarının ortalama su seviyesi 30 cm`dir. Tuz havuzlarında 30 cm`lik kot seviyesine ulaşmak için, gölden yaklaşık dört ay süresinde havuzlara su pompalanmaktadır. Buharlaşarak eksilen su düzeyi içinde havuzlara devamlı olarak su pompalanır. Tuz gölündeki havuzlara, işgal ettikleri alanlar haricinde en az iki kat daha geniş alandan su pompalanmaktadır. Bir tuzlanın Tuz Gölündeki su kullanımı, bulunduğu alanının yaklaşık üç katıdır. Sonuç olarak havuzlara pompalanan su, Tuz Gölündeki suyun daha erken azalmasına ve olması gereken periyottan daha önce kurumasına neden olmaktadır. Tuz Gölünde yeni tuz havuzlarının yapılmasına izin verilmesi, gölün tuzlu-kum çölüne dönüşmesine neden olacaktır. 

Tuz Gölü ve çevresindeki ekosistemin bozulmasında en büyük etki, aşırı su kullanımından kaynaklanan su yetersizliğidir." Denilmekle birlikte devamı sayfasında Öncelikli alınması gereken bazı önlemlere yer verilmiştir;

- Tuz Gölü içinde yeni yapılması planlanan tuzla inşaatlarının durdurulması ve ruhsatlarının iptal edilmesi.

- Tuz Gölü ve çevresinde, bu ekosistemi etkileyecek yeni yapılaşma ve işletmelere asla izin verilmemesi ifade edilmiştir.

PROJELER BİRAN ÖNCE İPTAL EDİLMELİDİR, ÇÜNKÜ;

Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği Tuz Gölüne verilen ruhsatlara özel hükmünde bilimsel, teknik çalışmaların ardından değerlendirme yapılacağını açıkça belirtmiştir. Böyle bir çalışma bulunmamaktadır. 

10 tesis için Tuz Gölü`nün üzerine kamyonların da dolaşabileceği yaklaşık 100 km`lik seddeler yapılacak, tonlarca hafriyat göle boşaltılacaktır. Bazı işletmelerde bu aşamaya gelinmiştir. 10 metre genişliğinde olan bu seddelerin tamamı yapıldığında 1.000.000 m2  göl yüzeyi hafriyatla kaplanmış olacaktır. Yani 134 futbol sahası kadar bir alan doldurulacaktır… Bu hafriyat Tuz Gölünü besleyen gözelerin üzerine gelmektedir. Yani Tuz Gölü hızlıca ölüme sürüklenecektir. 

Tuz Gölünde mevcut 3 tuz üretim tesisine ilave olarak; yanyana planlanan  10 yeni tuzlanın Tuz gölüne ve çevreye etkileri kümülatif olarak değerlendirilmediği görülmektedir. ÇED raporlarında bu bilgiler yer almamaktadır. Örneğin her bir tesis için işletme sırasında günde 70 kamyon çalışacağı raporlarda belirtilmiştir. Yani 10 tesis için 700 kamyon/gün bir sirkülasyon olacaktır. 10 saat aktif çalışma olduğu düşünüldüğünde saatte 70 kamyon sit alanından ve çeperdeki yerleşkelerden geçecektir. Yoğun bir hava kirliliği, gürültü kirliliği yaşanacağı su götürmez bir gerçektir. Ancak bu gerçeklik bile ÇED raporlarında ortaya konulmamıştır.

Tuz Gölünde bu tesislerin yapılması ile birlikte, tuz üretiminde önemli bir yeri olan "su" gölün diğer alanlarından pompa yardımı ile çekilerek seddelerin içerisine alınacaktır. Yani Tuz Gölü fiilen, göz göre göre kurutulacaktır!

1/50.000`lik Çevre Düzeni Planı`nda bu işletmeler yer almamaktadır. Planda yapılan değişiklikler mahkemelerce iptal edilmiştir. Yani işletmeler gecekondu pozisyonunda, kaçak haldedir. 

ÇED raporları mahkemelerce iptal edilmiştir. Yama ÇED olarak adlandırdığımız 2009/7 genelgesine göre yenilenen ÇED`lerde de iptal kararları bulunmaktadır. 

TBMM araştırma komisyonunun raporları, Havza Koruma ve Yönetim Planları, üniversitelerinde raporları, devlet kurumlarının raporları, yazıları göz ardı edilmektedir. 

Tuz Gölü`nde ihaleye çıkılan alan 1. Derece Doğal SİT alanıdır… Koruma Kurullarının ilke kararlarına göre bu alanlarda hiçbir yapılaşma ve faaliyet yürütülemez!

MAHKEME KARARLARI UYGULANMIYOR!

Vatandaşlar tarafından açılan davalarda, ÇED olumlu kararları, 1/50.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı`ndaki değişiklik iptal edilmiştir. Hukukun arkasında dolanma manevraları da boşa düşmüştür. İhale iptal davalarını reddeden idare mahkemesinin kararı Danıştay tarafından bozulmuştur. Yani ihalelerinde iptal edilme durumu ortaya çıkmıştır.  

ÇED olumlu rapor olmayan, planlarda yer almayan bu projelerin hukuken geçerliliği bulunmamaktadır. Öte yandan, Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından 1. Derece Doğal SİT alanındaki tahribat nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur. Bu suç duyurusu ise halen uygulanmamaktadır. Yok hükmünde olan bu tesislere Ankara İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü herhangi bir yaptırım uygulamamaktadır. 

YETKİLİLER BİRAN ÖNCE GÖREVLERİNİ YAPMALILARDIR!

Yaşan çevre felaketi, hukuk felaketleri ile birleşerek büyümektedir. Usulsüzlükler, rant odaklı, bilim dışı, plansız yaklaşımlar Tuz Gölü`nü de tehdit eder noktaya gelmiştir. 

Ülkemizde yaşanan yoğun kuraklık, Konya Kapalı Havzası`ndaki hidrojeolojik kuraklık biran önce dert edilmeli ve Tuz Gölü`nü kurtarmak adına kurumlar harekete geçmelidir.

Odamız bu projelere dair hukuki süreci de önümüzdeki günlerde başlatacaktır.

Saygılarımla,

Baran BOZOĞLU

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu Başkanı

Konu hakkındaki tv programını izleyebilirsiniz: http://youtu.be/EXsiP7OZJtM  

24.09.2014 00:00
Okunma Sayısı: 2639
Fotoğraf Galerisi