SU HAVZALARINDA TEHLİKE ÇANLARI
Türkiye`de kişi başına kullanılabilir su miktarı giderek azalıyor. Peki, nüfusun arttığı yağışların ise azaldığı bu dönemde Türkiye, su havzalarını yeterince koruyor mu? Konunun uzmanları, DW Türkçe için değerlendirdi.
Türkiye`nin yakın bir gelecekte su kriziyle karşı karşıya kalma riski giderek büyüyor. Resmi açıklamalara göre Türkiye, kişi başına kullanılabilir su potansiyeli bakımından su baskısı yaşayan ülkeler arasında yer alıyor. Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü`nün verilerine göre Türkiye`de kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı 2000 yılında 1652 metreküp iken, 2009`da 1544 metreküpe, 2020`de ise 1346 metreküpe geriledi.
DW Türkçe`ye konuşan Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Genel Başkanı Ahmet Kahraman, Türkiye genelinde sorunun iki ayağı olduğunu ifade ediyor. "Bunlardan birincisi ve en önemlisi su havzalarının korunmuyor oluşu" diyen Kahraman, su havzalarının korunmak bir yana sistematik olarak tahrip edildiğini düşünüyor. Kahraman, bunun en bariz örneklerinden birinin Millet Bahçesi ve yapılaşma planlarıyla gündeme gelen Salda Gölü olduğunu söylüyor.
Plansız yapılan projelerin su havzalarını tahrip ettiğini dile getiren Kahraman, Ege`deki JES‘ler ve Karadeniz`deki HES`lerden örnek veriyor. Sanayi, evsel ve tarımsal kaynaklı su kirliliğinin de kontrol altına alınamadığını belirten Kahraman, su kaybının yaşandığı havzalara başka bir havzadan su aktarılarak sorunun çözülmeye çalışılmasını ise yanlış bir politika olarak değerlendiriyor. Kahraman, "Bu, su krizi yaşayan havzaların sorunlarını dalga dalga başka havzalara yönlendirmekten başka bir şey değil. Asıl sorunu halı altına süpürme yöntemi. Ayrıca bu tür uygulamalar su havzalarına yönelik saldırıları da yüreklendiriyor" diyor.
Kahraman`a göre, su havzalarının korunması kanunlarla emredilmiş olmasına rağmen, kanun değişiklikleri, yönetmelikler veya Melen örneğinde olduğu gibi artık havza kimliğini yitirmiş alanlar için özel havza kanunları çıkarılarak tahribatın şiddeti artırıldı.
ÇMO Başkanı Kahraman, Türkiye`de su sorunun ikinci ayağını, "doğru ve verimli bir su kullanımı planının olmaması" diye tanımlıyor.
Dünyada tarımsal üretim için kullanılan suda azalış eğilimi varken Türkiye`de böyle bir eğilimin olmadığını ifade eden Kahraman,"Tarım Orman Bakanlığı`na göre 2017`de Türkiye`deki toplam su kullanımının yüzde 74`ü tarım kaynaklı. Hükümetin tarımda sağlıklı ve sürdürülebilir bir tasarruf önlemi yok" diyor.
Evsel su kullanımı için de büyük bir israfın söz konusu olduğunu belirten Kahraman, tesislerde arıtılan toplam suyun yüzde 30-40`ının kötü altyapılardan ve çatlak borulardan ötürü kaybolduğunu aktarıyor.
Küresel iklim krizi de düşünüldüğünde sorunlara derhal müdahale edilmesi gerektiğine vurgu yapan Kahraman, yağış ve akarsu akışlarındaki yıllık değişimin Türkiye`nin hidrolojik kuraklığa doğru gittiğini net bir şekilde gösterdiğine işaret ediyor.