TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası
DERİNCE LİMANI İLAVE DOLGU YAPIMI VE DİP TARAMA PROJESİ İLE DİĞER DOLGULARIN ETKİLERİ

  Kentimiz Derince ilçesi sınırlarında bulunan ve Derince Limanı` nın, Safi Derince Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş.` ye devredilmesi sonrasında anılan limanın genişletilmesi çalışmaları kent kamuoyunda olduğu gibi odamız tarafından da takip edilmektedir.

Bu süreçte, Safi Derince Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş. Kocaeli Derince Şubesi tarafından ‘‘ Safi Port Derince Limanı İlave Dolgu Yapımı ve Dip Tarama Projesi`` nin hazırlanıp 02/02/2016 tarihinde idareye sunulduğu 11/02/2016 tarihinde Kocaeli Valiliği tarafından ‘‘ÇED gerekli değildir`` kararı verildiği öğrenilmiştir.

Yoğun kıyı kullanımın olduğu kentimiz körfez kıyıları, Marmara Bölgesi` nin doğusunda, toplam 130 Km uzunluğunda sahil şeridine sahip, kıyının jeomorpolojik yapısı ve kıyı alanındaki kullanım çeşitliliği bir etkileşim halindedir. Çalışma sahasının sanayi, ticaret ve ulaşım alanı olması, İzmit körfezi kıyılarında yoğun bir ticari amaç güden kıyı alanı kullanımını meydana getirmiştir. Kocaeli ili genelinde 15 adet OSB, 220 adet sanayi kuruluşu (bir çoğu ağır sanayi), Serbest Bölgede 11, Altınova` da 19 adet olmak üzere 30 adet Tersane, 43 adet Liman ve Liman İşletme Tesisi, 4 adet Kılavuz/Römorkaj hizmet tesisi bulunmakta olup kentimizde artık nefes alacak yer kalmamıştır.

ÇED sürecinden uzak tutulan Safi Port Derince Limanı İlave Dolgu Yapımı ve Dip Tarama projesi, bir deniz tabanı doldurma ve yer sağlama projesidir.

Dolgu projelerinin çevresel etkileri ve projelerin değerlendirilmesinde dikkat edilmesi gereken temel hususlar aşağıda sıralanmıştır.

DOLGU PROJELERİ

Çevresel Etkiler:

Dolgu Projelerinin çevreye olabilecek önemli etkileri sıralanabilir:

• Dolgu projelerinin çevresel etkileri rekreasyonel alan elde edilmesi, iskele veya rıhtım oluşturulması, liman geri sahası teşkil edilmesine bağlı olarak değişiklik göstermektedir.

• Dolgu için kullanılacak malzemesinin özellikleri, kirlilik yükünün tespiti için deniz ortamı ile etkileşimi

• Dolguda kullanılacak malzemenin temin yöntemi, proje alanına taşınması sırasında kullanılacak karayolları, güzergah üzerinde bulunan yerleşim yerleri ve hassas noktalar

• Dolguda kullanılacak malzemenin taşınması nedeniyle oluşacak trafik yükü

• İnşaat ve işletme aşamasında oluşabilecek katı atıklar

• İnşaat ve işletme aşamasında oluşabilecek sıvı atıklar

• İnşaat ve işletme aşamasında oluşabilecek emisyon kaynakları

• İnşaat ve İşletme aşamasında oluşabilecek gürültü kaynakları

• Flora – fauna üzerine etkiler

Projelerin değerlendirilmesinde dikkat edilmesi gereken temel hususlar:

• Proje alanındaki mevcut kirlilik yükünün tespiti ile ileride yapılacak izleme çalışmalarına referans oluşturulması amacıyla deniz suyu analiz çalışmalarının yapılması

• Proje sahasının batimetik ve oşinografik özelliklerinin ortaya konulması, yapılacak dolgu çalışmasının uzun vadede kıyıda kumlanma vb. bozulmalara neden olup olmayacağının tesipt edilmesi, gerekli görülmesi halinde projenin oşinofrafik ve hidrografik özellikleri dikkate alınarak projenin değiştirilmesi

• Katı atıkların yönetmeliklere uygun olarak bertarafının sağlanması

• Sıvı atıkların yönetmeliklere uygun olarak bertarafının sağlanması

• Oluşacak emisyonların tespit edilerek yönetmelik sınır değerler ile karşılaştırılması, sınır değerleri aşıyor olması durumunda uygun tedbirlerin alınması

• Arka plan gürültü ölçümlerinin yapılaması, inşaat ve işletme aşamasında oluşacak gürültünü hesaplanması, hesaplanan değerin yönetmelik sınır değeri ile karşılaştırılması, sınır değerleri aşıyor olması durumunda çalışma saatlerinin değiştirilmesi, gürültü perdesi vb. tedbirlerin alınması

• Alandaki flora-fauna türlerinin belirlenmesi, hassas veya koruma altında olan tür olmadığının tespit edilmesi, gerekli ise tespit edilen türlere göre uygun tedbirlerin belirlenmesi veya projenin değiştirilmesi İle ilgili hususlar değerlendirme sürecinde sorgulanmalı ve gerekli önlemlerin alınması sağlanmalıdır.

Son zamanlarda denize dolgu projeleri gerek kruvaziyer liman projeleri, gerekse dev miting alanı projeleri ile sıkça gündeme geliyor (Yenikapı Miting Alanı gibi), tartışmalar yaratıyor. Denize dolgu ile yapılan projeler hukuka uygun olup olmadıklarından, deniz ekolojisine, güvenli olup olmadıklarına kadar pek çok soruyu da beraberinde getiriyor. Deprem ülkesi olan Türkiye` de denize yapılan dolgu projeler ne kadar güvenli, denize dolgu projelerin sayısı son zamanlar da neden arttı, hedeflenen nedir?, bu projelerin doğaya zararları, sakıncaları neler, hangi problemlere yol açabilir, deniz kendinden alınanı geri alır mı ve dolgu nasıl yapılmalı(bu sorunun cevabını az önce vermiştik).

Türkiye` de insanlar denizi doldurmaya ‘‘yatırım`` olarak baktıkları için bunlar RANT projelerdir. Bugün deniz doldurularak bir takım çalışmalar yapılıyorsa, insanların deniz ile olan ilişkisi kesilecektir ve proje ekosisteme, insan yaşamına ve kent yaşamına zarar verecektir.

Deniz dolgusu, denizde ki verimli alanları yok etmekte, bu anlamda her yönü ile bir sorun teşkil etmektedir. Dolgular bölgedeki akıntı yapılarını değiştirmektedir. Bu da uzun vadeli denizle ilgili sorunlar yaratacaktır.

Sahiller çok değerlidir. Sahil ekosistemi ise dünyanın en nazlı ekosistemleridir. Bozulması kolay, kendini yenilemesi zordur. Doldurduğunuz alan size küçük gelebilir ama o dolgunun altında canlı bir yaşam var. Toprağın bir cm 3. nde yüz binin üzerinde mikroorganizmalar olduğunu denizin de buna eşdeğer olduğunu biliyoruz. Ekosistem belki kendini yenileyebilir. Ama kıyı ekosistemi bu yetenekte değil. Dolgu alanları ile siz onu yenileyemeyecek kadar tahrip ediyorsunuz. Deniz ekosistemine yönelik tecavüzler yanlıştır. Ayrıca doldurduğunuzda karbon emisyonunu da arttırıyorsunuz. Çünkü denizler KARBONU EMER. Emeni engellediğiniz de ‘‘Emisyonu arttırırsınız``

Ve yaşanacak bir depremde denizin geriye alacağı ilk yerler dolgu alanlar olacaktır. Yapılan dolgular inşaat hafriyatının değerlendirme alanları olarak görülüyor.

Şimdi bir de işin hukuki boyutuna bakacak olursak, Anayasamızın kıyılarla ilgili 43. Maddesine baktığımızda, Kamu yararı başlığı altında ilk madde kıyılardır. ‘‘Kıyılar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır`` der. Bunlar devlet dahil kimsenin mülkiyetine dahil olmayan, dayanağı egemenlik hukuku olan alanlardır. Egemenlik hukuku olduğu için, anayasamızın 168 ve 169. Maddelerinde ‘‘Kamu yararı`` olmak koşulu ile süreli irtiyak hakkı tesis edilebilir. Satış yoktur. Yani ‘‘dilediğimi yaparım`` alanları değildir. Kıyıları çevreleyen sahil şeritlerinden yaralanma da öncelikle ‘‘Kamu Yararı`` gözetilir. Kıyıyı abuk sabuk malzeme ile doldurup bütün ekosistemi yok edip üzerine Liman vs. gibi bir şey yapmakta mı kamu yararı üstündür? Yoksa orada milyonlarca yılda oluşmuş geri gelmesi mümkün olmayan bir ekosistemi sürdürmekteki kamu yararı mı üstündür? 3621 sayılı Kıyı Kanunu doldurulan alanlarda ilgili 7. Maddesinin ilk cümlesi ‘‘Kamu yararının gerektirdiği hallerde uygulama imar plan kararı ile deniz, göl ve akarsularda ekolojik özellikler dikkate alınarak, doldurma ve kurutma sureti ile arazi elde edilebilir`` der. Peki doldurulan alanlar kamu yararı gerektiriyor mu? Bence gerektirmiyor. Kanundışı iş yapılıyor. Dolgu projeleri uluslararası sözleşmeleri ‘‘Kirlilik`` anlamında da ihlal eder. Denizin bir mili de bin mili de birdir.

Derince Limanı` nın bu kadar büyütülmesi sonrasında oluşacak gemi trafiği de İzmit Körfezi` ne büyük zarar verecektir.

Dolaysıyla bu ve benzeri projelere ÇED sürecinden geçmeden ruhsat verilmesi ve inşasına başlanılması hukukun, çevre, insan ve canlı sağlığı açısından kabul edilemez bir yaklaşımdır.

ÇMO olarak; çevreye, ekosisteme zararları konusunda bu projeye ilişkin olarak sürecin takipçisi olacağımızı, kentimiz de yaşayan insanların sağlıklı bir çevrede yaşaması için çalışmaya devam edeceğimizi saygı ile duyururuz.

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Kocaeli Şubesi Yöönetim Kurulu 

09.09.2016 00:00
Okunma Sayısı: 1050
Fotoğraf Galerisi