TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası
BU BİR `REFORM` DEĞİLDİR, İŞSİZLİĞE ÇARE DEĞİLDİR

 Günümüzde uygulanan yeniliberal politikalar, tüm üretim ve hizmet süreçlerinde temel bir yeri bulunan mühendislik eğitimi ve uygulamalarını sistemli bir şekilde etkilemektedir. Ülkemizde, bilim, teknoloji, araştırma-geliştirme, yenilik, sanayi, tarım, enerji, maden, çevre, imar-yapı ve kent politikalarının dinamik gücü olması gereken mühendislik öğretimi ve uygulamalarında açık bir gerileme yaşanmaktadır. Bu durum, neoliberal dönüşüm ve egemen sermaye birikim süreciyle iç içe bir şekilde üniversiteleri piyasa süreçlerine bağlayarak yeniden biçimlendirmekte, mühendislik hizmetleri ve öğretiminde köklü değişiklikler olmaktadır.

Üretimin ithalata bağımlı fason yapıya dönüştürülmesi, yatırımların gerilemesi, sermaye güçlerinin büyümesinin azami kâr ve ucuz işgücüne dayandırılması süreci, üniversite öğretiminin piyasacı esaslar doğrultusunda düzenlenmesini de beraberinde getirmiştir. Mühendislik eğitim-öğretimi ve uygulamaları bu durumdan etkilenerek farklılaşmış, bilimsel teknik içeriği ile kamusal, toplumsal hizmet niteliğine büyük darbeler indirmiştir.

AKP iktidarı döneminde bu politikaların doruk uygulamaları gerçekleştirilmiş, eğitim-öğretim alanındaki genel yönelim üniversite sayılarındaki hızlı artışı getirmiş ve nitelikli işgücü bir "maliyet" unsuru olarak görülüp daha fazla ucuz emek sömürüsüne maruz kalmıştır.

2003-2013 yılları arasında üniversite sayısı ve meslek disiplinlerimizle ilgili bölüm ve fakülte sayılarındaki olağandışı artış, ucuz işgücünün ve işsizliğin yaygınlaşmasına yol açmaktadır. Son on yıl içinde üniversite sayısı 78‘den 169‘a, TMMOB` a bağlı meslek disiplinleriyle ilgili bölümü bulunan üniversite sayısı 54‘ten 106‘ya, bölüm sayısı (burslu öğrenim ve ikinci öğretim veren bölümler de bağımsız değerlendirilmek şartıyla) 138‘den 341‘e çıkmıştır. İlgili mühendislik bölümlerinde öğrenim gören öğrenci sayısında da benzer artışlar söz konusudur. Ancak eğitime ayrılan ödenekler, öğretim görevlisi sayısı, üniversite koşulları gibi göstergelerde bir artış yoktur. Üniversite, fakülte ve bölüm sayılarındaki hızlı artış işsiz mühendis sayısını artırmakta, meslektaşlarımızı esnek, güvencesiz ve düşük ücretle çalışma ile meslek dışı alanlarda çalışmaya zorlamaktadır.

AKP döneminde meslek alanlarımızı ve mühendislik öğretimini doğrudan etkileyen birçok düzenleme de yapılmıştır, yapılmaktadır. Örneğin işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında, "teknik öğretmen" yetiştiren programlara tabi olanlara ek bir eğitimin ardından mühendislikle eş düzeyde "iş güvenliği uzmanlığı" unvanı verilmesi söz konusudur. Aynı şekilde, Yapı Denetimi Yasasında yapılmak istenen son değişiklikler arasında, şantiye şefi mimar ya da mühendislerin yardımcısı olarak görev yapması gereken tekniker, teknisyen ve teknik öğretmenlere "şantiye şefliği" hakkı tanınması ve teknik elemanların mimarlık, mühendislik projeleri hazırlamalarına olanak sağlanması da bulunmaktadır.

Mesleğimiz değersizleştirilip niteliği düşürülmek isteniyor

Üniversite öğretimi kapsamında da Teknoloji Fakülteleri ve "uzaktan eğitim" gibi mühendislik öğretiminin temelini aşındıran düzenlemeler söz konusudur. Şimdi ise teknik öğretmenlere "mühendis" unvanı verilmesi hazırlıkları yapılmaktadır. Üstelik bu adımlar, kamuoyuna, "reform/iyileştirme", "işsizliğe çözüm" diye sunulmaktadır. Oysa yükseköğretime yönelik alınan kararlarda plansızlık, mühendislik eğitimi düzeyinin düşmesi, ucuz işgücü kaynağı yaratılması karakteristik bir durum arz etmektedir. 

Yükseköğretime ilişkin kararlar, ülke ihtiyacına yönelik ve bir planlama dâhilinde değildir. Mühendis, mimar, şehir plancılarının % 25‘inin işsiz ya da meslek dışı işlerde çalıştığı ülkemizin bir gerçeğidir. TMMOB Mühendislik disiplinlerinden her yıl yaklaşık 30 binin üzerinde yeni mühendisin mezun olduğu gerçeğine ek olarak, Teknoloji Fakülteleri kurulmasına yönelik alınan karar sonucunda da 4-5 yıl sonra her yıl yaklaşık 50 bin yeni mezun olacaktır.

Şimdi de YÖK‘ün 80 bin civarındaki teknik öğretmenin mühendis unvanı almasına olanak sağlayacak hazırlıkları söz konusudur. Bu durum, yatırım ve nitelikli işgücü istihdamı zaten zayıf olan mühendislik sanayilerinde oluşacak kaosun, yakın ve orta vadede artacak olan mühendis işsizliğinin, mühendislik uygulamalarındaki niteliksel düşüşün ve bunların sonucu oluşacak yanlış uygulamaların habercisi niteliğindedir.

Bilimsel, teknik ve akademik göstergeler, mesleki ve teknik eğitim fakültelerinde uygulanan programın, mühendislik unvanı elde için yeterli olmadığını ortaya koymaktadır. Teknik öğretmen yetiştiren fakültelerin adlarını değiştirerek mühendis yetiştirmek olanaklı olmayacağı gibi teknik öğretmenlerin unvanlarının değiştirilmesiyle de mühendis olunamayacağı açıktır.

Mühendislik mesleği, özel bir eğitimi gerektirir ve tasarım, plan ve program gibi temel unsurlar aracılığıyla üretim ile hizmet sürecinin bütününe yöneliktir. Teknik öğretmenlik ise tasarım, plan ve program boyutlarını içermez ve üretim veya hizmet sürecinin belirli an veya parçaları üzerinde yoğunlaşır. Kısaca mühendislik ile teknik öğretmenlik formasyonları, üretim sürecinin bütününde birlikte iş yapmakla birlikte farklı öğretim programlarına sahiptir.

YÖK‘ü ve siyasi iktidarı uyarıyoruz

"Bedava unvan" dağıtımı uygulaması doğru değildir, bilime aykırıdır. Bu uygulama, Mühendislere, Mühendislik okuyan öğrencilere ve hatta mühendislik fakültelerine girmeye hazırlanan öğrencilere bile büyük bir haksızlıktır.

Teknik eğitim fakültelerinin kapatılması ile oluşan teknik öğretmelerin mağduriyeti, mühendislerin mağduriyeti ile giderilemez.

Sesimize kulak verin!

Teknik öğretmenlere "mühendis" unvanı veren düzenlemelerden vaz geçilmelidir.

Yükseköğretime ilişkin kararlar, ülke ihtiyacına yönelik ve bir planlama dâhilinde olmalıdır.

Plansız bir şekilde çok sayıda donanımsız üniversite ve fakülte açmak ve çok sayıda niteliksiz mühendis yetiştirmek yerine Ülke İhtiyacına yönelik Planlı, donanımlı ve İstihdam odaklı bir "Yükseköğretim Politikası" geliştirilmelidir.

Mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı öğretimine ilişkin oluşturulacak "Yükseköğretim Politikası" nda TMMOB ve bağlı Odaları mutlaka yer almalıdır.

TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu

04.07.2013 00:00
Okunma Sayısı: 872
Fotoğraf Galerisi