TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI

Kadın; karanfil, çiçek, düzen, güzel kokular,

Kadın; mis gibi lezzetli yemekler, enfes bir sofra, sıcacık bir yuva,

Kadın; güzel yetişen, yetiştirilen çocuklar,

Kadın; hayat arkadaşı, insanlık, vicdan, sağduyu,

Kadın; evine ekmek götüren, çalışan işçilerimiz, emekçilerimiz,

Kadın; uykusuzluğa, yorgunluğa direnç gösteren fedakarlık,

Kadın; anne, annelerimiz...

Kadın denilince akla gelebilecek onlarca güzel kelime varken emekçi kadınlar günü denildiğinde akla ilk gelen, ilk çağrışım yapan kelime şiddetse eğer; durup bir düşünmeli!

Şiddet fiziksel, ruhsal zehirli bir tohumdur; nereye dikersen orada köklenir ve ağaç olur.

Buna dur de; varlığınla, var olma mücadelenle!

Buna dur de ki, Türkiye`de emekçi kadınlar günü karanlıkla anılmasın. Kadınlar ve çocuklar… Aydınlık bir toplum istiyorsak önce onların yüzü aydınlanmalı.

Şubemize kayıtlı 1257 Kadın üye bulunmaktadır. % 49 oranında kadın üyenin kayıtlı olduğu bir meslek odası olarak, bugün, kamuoyunu, çevre sektöründe var olan ve bu uğurda emek verip kazanç sağlamaya, var olma mücadelesi vermeye çalışan kadınlar için sesimizi yükseltiyoruz.

Elini attığı her işi beceren kadın, iş hayatında da türlü zorluklara rağmen başarılı olmayı başarmıştır esasen. Kadın olarak okumanın, kadın olarak yalnız yaşamanın, kadın olarak eğlenmenin, kadın olarak iş bulmanın zor olduğu bir ülkede kadın olarak çalışmayı başarıyoruz, kadın olarak güzel yerlere de geliyoruz, kadın olarak sesimizi de yükseltebiliyoruz ya işte bu yüzden başardık esasen. Türkiye`de TÜİK verilerine göre her yıl işçi kadın sayısı artmaktadır. Fakat bu başarı final mahiyetinde bir başarı değildir. Hala pek çoğumuz benzer zorluklara boğuşmak, bir kısmımız da iş hayatının zorlukları –mobbing (iş hayatındaki psikolojik taciz)- ile tanışmak ve bu zorluklara boyun eğmek zorunda bırakılmıştır.

Türkiye`de kadın işçilerinin ölümle sonuçlanan kaza sayısı git gide artmaktadır. İş kollarına göre kadın işçilerin ölümlerinin karanlık tablosuna baktığımızda ülkemizde en fazla tarım ve orman sektöründe kadın işçi kaybı olduğu gözler önüne serilmektedir. İnşaat ve maden gibi iş cinayetlerinin oranlarının en yüksek olduğu sektörlerde hiç kadın çalıştırılmaması ve kadın istihdamının merdiven altı alanlarda yoğunlaşması da ülkemiz gerçeklerindendir. 2016 yılında 44 bin 953 kadın iş kazası nedeniyle SGK kayıtlarına geçmektedir. Rakamlar git gide artmasına rağmen bu konuda önlem alma çalışmaları halen yeterli düzeyde değildir. İş kazası gibi net olarak kayıt altına alınmasa da mobbing kadın çalışanlarımızı zorlayan ikinci önemli unsurdur. Annelik gibi önemli bir sorumluluğu da olan pek çok emekçi kadınımız, doğum izni biter bitmez ağır mesai şartları ve anlayışsız bakış açısı ile mücadele etmek zorunda bırakılıyor. Bu noktada yasal olarak var olan haklarımızın bile denetim mekanizmasının yetersizliği sebebiyle kullanılamıyor olması da işin başka bir yüzü…

 

 

İşte bu noktada, yılda bir gün değil, her gün kadın olsak da; farkındalık yaratmak, toplumsal dikkati bir noktada toplamak, cinsiyetler arası empati kurulmasını sağlamak, aydınlık toplumlar için geleceğe umutla bakan kadınlar olmak için sesimizi yükseltiyoruz.

Bu anlamda 8 Mart; dünya emekçi kadınlar manası ile yola çıkıp, kadınlar gününe dönüşen, tüm dünyada kadınların eşitlik, özgürlük ve daha huzurlu yaşama isteklerini dile getirdikleri çok özel bir gündür.

Her ne kadar toplumun bazı siyasi liderleri, sanatçıları farklı söylemlerde bulunuyor; işçi ve emekçi kadını hedefleyen algıdan gittikçe uzaklaşarak toplumsal değerleri zedeliyor ve reklam dünyası konuyu her ne kadar sığlaştırıyor olsa da farkına varılmalıdır ki kadın ve erkek toplumun birbirinden ayrı ama birbirine bağlı iki temel yapı taşıdır ve konu, kadın hakları ile savunulan kadınların ayrıcalıklı haklara sahip olması değil sadece insan oldukları için her yerde ve herkes için geçerli haklara sahip olmasıdır. Kadın haklarını, insan haklarından ayrı tutmak mümkün değildir.

Kadınların eğitim, sağlık, siyaset ve toplumun her alanında en az erkekler kadar özgür ve aktif olarak görev almalarına fırsat verilmelidir.

Kadına istihdam yaratılmaması ve cinsiyetçi yaklaşımlar, çalışan kadınların iş hayatlarında karşılaştıkları sorunlara kulak tıkanması, denetim mekanizmasında yetersizliklere göz yumulması, kadınların kadın olmalarından dolayı karşılaştıkları sıkıntı, sorumluluk ya da süreçlerin dezavantaj haline getirilmesi, mesela, çok çocuk sahibi olmak nasihat edilirken işçi kadınlara verilen doğum izni ve süt izinleri hakkında yeterli düzenlemelerin yapılmaması, "Kadın Çalışmasın" demenin dolaylı yoludur.

Hatırlanmalıdır ki, Atatürk kadınlarımıza birçok alanda özgürlük getirmiştir ve sorgulanmalıdır ki, 1924 yılında Atatürk`ün meclise soktuğu 17 kadından sonra 2018 yılında bulunduğumuz bu dönemde şu anda mecliste kaç kadın var ve ne derecede haklarımız savunuluyor?

Daha uygar ve sağlıklı bir toplum için kadın ve erkeğe aynı oranda  ihtiyaç var. Emekçi kadınlara verilmiş bu güzel güne saygı duymalı ve onları sadece bir günle değil; her zaman hatırlamalıyız…

Bir gün sizin de yolunuz düşerse memlekete

Siz de görürsünüz bunları kadınlarda

Ödevleri yenilmek olan hep

Bıçakla kemik arasında

Susmakla ağlamak arasında

Yenilmek

Kadınlar (Cemal Süreyya)

Çok yenildik, ama yenilmeyeceğiz; var olun, ses verin, var olalım.



 

08.03.2018 00:00
Okunma Sayısı: 317
Fotoğraf Galerisi