TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası
ÖZGECAN ASLAN VE NUR KÖKLÜ BASIN AÇIKLAMASI

Basına ve Kamuoyuna;

 Her gün biraz daha canileşerek karşımıza çıkan ;mini etek giyen ,cilve yapan, dayak yememek için ayrılan ,parası olan ,gönlü olmayan… daha birçok virgül ile ayırıp devam ettireceğimiz nedensiz nedenlerden dolayı kadınlara yapılan katliamları, kartopuna dahi tahammül edemeyen canilerin yaptığı, dinine, kimliğine tahammül edilemeyenlere yapılan katliamlar….Tahakküm öyle bir canavara dönüştürdü ki insanoğluna öyle bir duygu verdi ki kendinden ,ihtiraslarından arzularından daha kıymetli bir varlık görmez oldu gözleri.Erkek bu eril toplum yapısıyla iyice benimsedi özümsedi, önemsedi tahakkümü ve olan oldu, olan oluyor.

 Toplum-doğa ya da insan-insan dışı doğa ilişkisi üzerine odaklanan toplumsal ekoloji, "var olan ekolojik sorunlarımızın hemen hemen hepsinin, kökleşmiş toplumsal sorunlardan kaynaklandığı fikrine dayanmaktadır." (MurrayBookchin). İzahta da görüleceği üzere, toplumsal ekoloji anlayışına göre, doğal dünya (birinci doğa) ile toplumsal dünya (ikinci doğa), iç içe ve birbirini etkileyen- daha ziyade birinci doğadan ikinci doğaya doğru etkileme zincirli- ilişki niteliğine sahiptir. Birinci doğa (biyotik doğa) ile ikinci doğa (toplumsal doğa) ilişkisi de tarihsel açıdan hiyerarşi ve tahakkümün gelişmesinden önce ve sonra olmak üzere iki karakter halinde görülür. Hiyerarşi ve tahakkümün ortaya çıkmasından önce insan, doğanın doğal bir ve parça-bütün ilişkisi gereği bir parça (insan) olarak, bütünü (doğayı) tarifleme ihtiyacı duymaz. Daha doğru bir ifadeyle bu tanımlama bilincinin temini, tam olarak oluşmaz. Çünkü insan, doğanın içindedir; bu doğal "iç olma" durumu, dışındakini ayrı tanımlama farkındalığını yaratamaz. Hiyerarşi ve tahakkümün ortaya çıkmasından sonra birinci doğanın ikinci doğadan gitgide ayırt edilebilir bir hale geldiği görülür. Bu süreç, doğanın insan tarafında hakimiyet altına alınabileceği görüşünü ortaya çıkarmıştır. Kendisini doğanın dışına çıkaran insan, doğayı durduğu yerden tanımlamakla kalmaz; üzerinde her türlü tasarrufu gerçekleştirebileceği bir nesne haline getirir. Bu duruma doğanın nesneleştirilmesi de diyebiliriz.

 Hiyerarşi ve tahakkümün ortaya çıkmasıyla birlikte nesneleştirilen doğanın insan tarafından talana uğratılması, tüketilmesi, toplumsal ekoloji düşüncesine göre, insanlığın doğadan belki de daha fazla kendisine, toplumsallığına zarar vermesidir. Bu zarar, günümüz kapitalist modernist sisteminde, daha da derinleşmiş, adeta insanlık için "çanların çalındığı" bir döneme girilmiştir. Aynı tehlikeyi tekelci tahakkümcü modernitenin yarattığı toplumsal krizle (toplumsal kırılma) ile ekolojik kriz(ekolojik kırılma) arasında çok sıkı bir bağ vardır.Önce doğaya (ağaç,su hava ,toprak.) sahip olan insanoğlu daha sonraki süreçlerde bunu birbiri üzerinde uygulamayı meşru ve etik görmüş ve durum elbette ki toplumsal sosyolojik nedenlerle beraber şiddeti bireylerin yaşam biçimi haline getirmiştir,öyle ki yaşattığı şiddeti hafifletecek birçok nedensiz nedenin ardına sığınmış ve devlet hukuku nedensiz nedenleri sıralayıp bir insanın ölümüne neden olan katilleri hafifletilmiş cezalar ile affetmiştir.Şuan hala günümüz yüzyılında yaşanan örnekler Özgecan ASLAN ,Nuh KÖKLÜ bu sistemin konuştuğumuz bildiğimiz son örnekleri.Bahse konu olan merhumların katili yalnızca bıçağı, levyeyi kullananlar değil toplum olarak hepimiziz.Ve asla ceza olarak idamın geri getirilmesini doğru bulmamakla beraber, günbegün içine sinesine yaptıklarının her anını yeniden defalarca yaşayıp sistemin ve kendisinin hatalarını öğrenmiş bir insan olarak ömür boyunca Türk Ceza Kanunu`nun nedensiz nedenleri hafifletici olarak almayıp ömür boyu hapis yatması gerektiği fikrindeyiz. Bir meslek odası olarak doğa katliamlarına sessiz kalamadığımız etiği ile ve insani ve de toplumsal vicdanımızın gereği,bir insan olduğumuz için temsil ettiğimiz meslek odası adına bu metni yazmış bulunmaktayız...Dileriz ki verilecek cezalar caydırıcı olur ve yalnızca ceza ile değil bu sosyal travmanın kökten tedavi edilmesi için, Türkiye Cumhuriyeti Devleti gerekli kurum organlarını harekete geçirir.

 İNSANLIĞIMIZDA YAŞIYORSUN ÖZGECAN ASLAN ve evet BU BİR RÜYA OLSUN NUR KÖKLÜ!

 23 / 02 / 2015

 TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI KOCAELİ ŞUBESİ YÖNETİM KURULU

23.02.2015 00:00
Okunma Sayısı: 246