TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası
On İkinci Kalkınma Planı (2024-2028) Hakkında Odamız Görüşü
"ON İKİNCİ KALKINMA PLANI (2024-2028)” HAKKINDA GÖRÜŞ VE ÖNERİLER
 
 
Görüş Bildiren Kurum: TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI

Standart Üzerindeki Görüş ve Değerlendirme

Plan Kapsamı ve Gerekçesi:

 12. Kalkınma Planı (2024-2028); “Ülkemizin beşeri ve iktisadi varlıklarını etkin bir şekilde değerlendirerek, enerji verimliliği ile arz güvenliğinin tesis edilmesi; çevrenin korunması, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve yönetimi; nitelikli kentleşmenin sağlanmasına; yönelik bir bakış açısıyla” hazırlanmış olup, 2024-2028 dönemini kapsayan planın vizyonu, "…çevreye duyarlı, …, " olarak belirlenmiştir.

Plan ile Türkiye'nin ekonomik ve sosyal alanda sağlayacağı kazanımlardan azami ölçüde faydalanılarak afetler başta olmak üzere risklere karşı dirençli yaşam alanları ve sürdürülebilir çevre öncelikli alanlar olacak. Plan döneminde çevre ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı esas alınacaktır. Net sıfır emisyon hedefleri doğrultusunda iklim değişikliğiyle mücadelenin ekonomiye maliyetlerini en aza indirecek ve dijital dönüşümle birlikte yeşil dönüşümün getirdiği fırsatlardan azami düzeyde faydalanılmasını sağlayacak düzenlemeler hayata geçirilecektir. Kamu yatırımlarının tahsisinde başta deprem olmak üzere afetlerden etkilenen bölgelere ve yeşil ve dijital dönüşümün sağlanmasına yönelik alanlara öncelik verilecek ve ayrıca küresel ticarette de yeşil dönüşüm dikkate alınacaktır.

Mesleki Alanımız (Çevre) ile ilgili Değerlendirmeler:  

‘Kamu politikalarının meşruiyetinin ve etkinliğinin artırılması, toplumsal uyum ve istikrarı için vatandaşların kamu yönetimine azalma eğiliminde olan güveninin yeniden tesis edilmesi’; Düzenleyici, Denetleyici ve Güvenilir bir Kamu Yönetiminin sağlanması sürecine katılımcı bir yaklaşımın eklemlenmesiyle mümkün görülmektedir. Kamuoyunun gerçekçi temsiliyetinin sağlanması, çevre politikalarının kabul edilebilirliğine önemli ölçüde bir katkı verecektir. 

Gelişmiş ülkelerin yeşil dönüşümle ekonomilerine rekabet avantajı sağlama çabalarının daha da artmasının beklendiği bir dönemde, bu dönüşüm için gereken finansman kaynaklarının yaratılması gerekliliğine Planda değinilmesi, çevreye ayrılacak bütçe için yeni öngörülerin geliştirilmesine yönelik stratejik adımların da Plana dâhil edilmesi zorunlu görülmektedir.

On İkinci Kalkınma Planı; beş ana eksenden biri olan 'sürdürülebilir çevre' hedefini gözetmekte, ancak plan alt sektörlerinde 'sürdürülebilirlik' ilkesi, bütüncül bir yaklaşım olarak değerlendirilmemektedir.

"Türkiye’de de döngüsel ekonomi, yeşil teknoloji, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, su ve atık yönetimi, geri dönüşüm, sürdürülebilir tarım gibi alanlarda yeni iş imkânları ve yeni istihdam fırsatları doğmaktadır. Bu bağlamda mühendislik, bilgi teknolojileri, çevre bilimleri gibi alanlarda uzmanlaşmış nitelikli işgücüne olan talep artmakta" olup, çevre sektörünün güçlendirilmesi, teknik personel kapasitesinin ülke ihtiyaçlarına uygun şekilde geliştirilmesi gerekmektedir.

Belediyeler tarafından atıksu arıtma ve katı atık toplama, taşıma ve bertaraf konusunda önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Ancak altyapı yetersizliğinin ayrıntılı olarak ortaya konulmasına, çevre sorunlarına yol açabilir nitelikteki altyapı envanterinin çıkarılmasına ve bir plan dönemi içinde uygulanabilir bir eylem planının öngörülmesine ilişkin konular, 2024-2028 Kalkınma Planında vurgulanmalıdır.

     Planda, “Enerji arz güvenliğinin sağlanması kapsamında çevresel etkiler azami ölçüde göz önünde bulundurularak yerli kömürün kullanımına devam edileceği”; "Mevcut kömür yakıtlı santrallerde gerekli olan rehabilitasyonlar yapılarak çevresel etki ve verimlilik açısından iyileştirmeler sağlanacağı", ve "Kömürün hidrojen, metanol ve amonyak üretimi gibi daha çevreci şekilde kullanılabilmesine yönelik Ar-Ge faaliyetleri ve rezervlerimizin temiz kömür teknolojileriyle değerlendirilmesine yönelik çalışmaların yürütüleceği" (509) belirtilmekte, ancak fosil yakıtların yerine yenilenebilir enerjinin, yeşil dönüşüm ilkesinin nasıl eklemleneceğine veya yer değiştireceğine ilişkin bir öngörü yer almamaktadır.

Plandaki Çevrenin Korunması Hedefleri (Tablo 50) kapsamında verilen, Hava Kalitesi İzleme Ağındaki İstasyon Sayısı, Karasal Korunan Alanların Ülke Yüzölçümüne Oranı, Çevre Etiket Sistemi Kapsamında Belirlenen Ürün ve Hizmet Grubu Sayısı ve Planlı Birleşik Çevre Denetimi Sayısı hedefleri yeterli değildir.

Kentsel Altyapı Hedefleri (Tablo 51) kapsamında verilen, Kanalizasyon Şebekesi ile Hizmet Verilen Belediye Nüfusunun Toplam Belediye Nüfusuna Oranı ve Atık Su Arıtma Tesisi ile Hizmet Verilen Belediye Nüfusunun Toplam Belediye Nüfusuna Oranı için verilen 2028 yılı hedefleri de gerçekçi değildir. Atıksu yönetiminin mevcut durumda oldukça büyük bir kısmının finansmanı için yeterli çevresel bütçenin ayrılacağına ilişkin bir yönelim gözlenmemektedir. Aynı ekstrem durum, arıtma maliyeti nedeniyle hedef değeri düşük tutulan Arıtılmış Atıksuların Yeniden Kullanım Oranıyla da teyit edilmektedir. Kalkınma Planı, gerçekçi hedefleri içermediği sürece, hatalı çevre politikaları ve yatırımlar nedeniyle ülke kaynakları heba edilecektir. Planın, ülke bütçesine uyumlu ve tutarlı hedefler konularak revize edilmesi uygun görülmektedir. 

Yerel Kalkınma Stratejileri (LEADER) Yaklaşımı; yerel aktörlerin kendi yerel bölgelerinde uygulanacak projeler ve gerçekleştirilecek strateji ile ilgili olarak karar alma süreçlerine katılmaları anlamına gelmektedir. Bu çerçevede; kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin bir araya gelmesiyle, yerel eylem grubu (YEG) olarak adlandırılan ortaklıkların kurulması teşvik edilmektedir. Kamu-Özel ortaklığı ve Yerel Kalkınma Stratejisi (YKS)’nin uygulanması bölgesel uyumu güçlendirebilmekte ve bir bölgenin uzun dönemli sürdürülebilir kalkınmasına katkıda bulunabilmektedir. Ancak Kalkınma Planı kapsamında, her ne kadar kırsal kesimdeki mevcut geçim kaynaklarının güçlendirilmesi vurgulanmış (898.2) ise de, aynı yörelerde yaşam alanlarını kısıtlayacak yeni projelere karşı yerel halkın korunmasını, yeni projelerin de aynı yaklaşıma tabi olmasını (bütünleşik yaklaşım) sağlamak gerekir. Yerel geçim kaynaklarının sadece mekândan bağımsız olarak korunması yeterli değildir. Yöredeki kaynak niteliklerinin endemik özellikler göstermesi, sosyoekonomik varlıkların mobilitesini engelleyecektir. Bu nedenle LEADER yaklaşımının, yöreye getirilmesi planlanan enerji tesislerinin seçilmesi kararlarında da geçerli olması gerekmektedir.

Kalkınma Planı'nda "Elektrik şebekelerinin, elektrikli araçların gelişim hızı da dikkate alınarak geliştirilmesine yönelik planlama ve yatırım çalışmalarının yürütüleceğine (511.3) yer verilmekte, ancak elektrikli araçların kendisinin geliştirilmesine yönelik plan öngörüleri bulunmamaktadır. Sıfır emisyon ilkesi de dikkate alınarak, elektrikli araçların geliştirilmesi ve fosil yakıtlı araçların dolaşımdan çıkarılmasına ilişkin hedeflere Planda yer verilmesi zorunlu görülmektedir. 

Enerji Sektörü Stratejisi'nin stratejik yönelimlerini üç temel faktör (iklim krizi, enerji güvenliği ve inovasyon) şekillendirmektedir. Hem iklim krizi hem de enerji güvenliği; yeşil enerjiye geçişin hızlandırılmasını gerektirmektedir. Sıfır Emisyon için dünya ekonomilerinin elektrifikasyonu ve temiz elektrik tedarikinin hızlandırılması gerekmektedir. Karbonsuzlaşmanın önünü açmanın anahtarı da inovasyondur. Elektriklendirme (elektrifikasyon) ve ekonomik büyüme nedeniyle elektrik talebi keskin bir şekilde artacak ve bu artış sıfır karbonlu elektriğin yaygınlaştırılmasıyla karşılanacaktır. Küresel ısınmanın 1,5˚C ile sınırlandırılması için emisyonlar yüzyılın ortasına kadar sıfıra ulaşmalıdır. Bu hedefi ulaşılabilir tutmak için büyük bir dönüşüm gerekmektedir. Emisyonların acilen azaltılmasının yanı sıra, enerji sisteminin iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlaması ve daha esnek hale gelmesi gerekmektedir (Avrupa Yatırım Bankası, EIB). Kalkınma Planı'nda Enerji Sektörü Stratejisi vurgulanmalıdır.

Geneli Hakkında Değerlendirmeler:

Genel olarak kalkınma planlarında, üretimin ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarını bütüncül olarak ele alan, teknoloji kullanım düzeyi ve verimliliği yüksek, örgütlü, rekabetçi, arz-talep dengesi çerçevesinde planlı üretim yapılan, doğal kaynakları etkin ve sürdürülebilir kullanan, toplumun yeterli ve dengeli beslenmesini sağlayan bir tarım sektörünün oluşturulması temel bir amaçtır. On İkinci Kalkınma Planında, tarımda risklere karşı dayanıklı bir üretim yapısı kurulması planlanmakta; bu kapsamda Türkiye'nin büyüme perspektifi, beşeri sermaye başta olmak üzere fiziki, finansal ve doğal kaynakların tamamının ekonomik aktivitede etkin ve verimli bir şekilde kullanılarak potansiyel büyümenin sınırlarının daha da yükseltilmesi; yeşil ve teknoloji odaklı yatırımların desteklenmesi hedeflenmektedir. Ancak bu çerçevede, Plan vizyonuna ulaşmada ‘verimlilik' ilkesine ek olarak 'sürdürülebilirlik' ilkesinin de gözetilmesi, söz konusu doğal kaynakların (çevrenin vazgeçilmez öğelerinin) korunmasında bütünleşik yaklaşımlara da yer verilmesini sağlayacaktır.

'Sosyal Hizmetler, Sosyal Yardımlar ve Yoksullukla Mücadele' için öngörülen Politika ve Tedbirler kapsamında, "Öncelikle yoksullar, kadınlar, çocuklar, engelliler ve yaşlılar olmak üzere nüfusun tümünün afetler ile ekonomik, sosyal ve çevre sorunları gibi durumlar için dirençleri artırılacağı" (774.1) yer almakta olup, bu hedef, çevre sorunları ile sosyoekonomik koşulların birbirinden ayrılamaz nitelikte olduğuna işaret etmektedir. Alt gelir gruplarının, çevrenin yaşanılamaz duruma gelmesinden dolayı yerleşebileceği veya bu nedenle geçim kaynaklarının alternatiflerini bulamayacağı dikkate alındığında, çevre sorunlarından en çok etkilenen hedef kitlenin doğru şekilde saptanarak çözümler üretilmeli, bu doğrultuda yatırım yeri ve zamanının gerekli kitleye odaklanması sağlanmalı, Kalkınma Planı’nda buna ilişkin hedefler verilmelidir.

 

 

 
 
23.11.2023 10:54
Okunma Sayısı: 720