İSTANBUL ÇEVRE DURUM RAPORU: SU HAVZALARIMIZ TEHDİT ALTINDA!
İSTANBUL ÇEVRE DURUMU RAPORU 2025 indirmek için buraya tıklayınız.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Genel Kurulu 2014 yılında aldığı kararla 31 Mayıs – 5 Haziran tarihleri arasını, ülkenin dört bir yanında süren çevre kirliliği ve ekolojik yıkımlara dikkat çekmek için Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası olarak ilan etmiştir.
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak her yıl bu amaçla çeşitli etkinlikler düzenliyor, 5 Haziran tarihinde de İstanbul’un Çevre Durum Raporunu basın mensuplarının ve halkımızın bilgisine sunuyoruz.
Resmi verilerle 16 milyona dayan nüfusu, geçmişten bu yana gelen plansız kentleşme ve altyapı sorunları ile İstanbul, deprem tehlikesi ve iklim değişikliği karşısında kırılgan durumdadır.
Ne yazık ki siyasal iktidar, bu kırılganlığı azaltma yönünde politika üretmek yerine İstanbul için uygun gördüğü projelerle adeta yıkıma davetiye çıkarmaktadır. Bunun en önemli göstergelerinden biri, İstanbulluların içme ve kullanma suyunu sağlayan havzaların, tarım arazilerinin, meraların ve kentsel hava kalitesini iyileştiren, mikroklimayı düzenleyen, karbon yutak alanı olarak iklim değişikliği ile mücadelede önemli rol oynayan, yeraltı su rezervlerini besleyen, zengin biyoçeşitliliği ile ekosistem dengesini düzenleyen Kuzey Ormanlarının mega projelerle tahrip edilmesidir.
İstanbul Havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu ve bağlantı yolları, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile başlayan ekolojik yıkım, Kanal İstanbul ve Yenişehir Rezerv Yapı Alanı Projesi kapsamında hız kazanan toplu konut inşaatlarıyla sürmektedir. Bu durum, projenin gündeme geldiği 2011 yılından itibaren yapılmak istenenin bir “su yolu”ndan öte, “gayrimenkul geliştirme projesi” olduğu yönündeki söylemlerimizi haklı çıkarmıştır. İstanbul’un Avrupa Yakası’nın en önemli su varlıklarından, yıllık verimi yaklaşık 55 milyon m3 olan Sazlıdere Barajı’nın içme suyu maksatlı kullanımı, bir Cumhurbaşkanlığı kararı ile kaldırılmış, TOKİ eliyle barajın mutlak koruma bandına kadar uzanan inşaatlara başlanmıştır.
Yürürlükteki içme suyu havza mevzuatı uyarınca şantiye için yıkım kararı alan kamu görevlileri üzerinde baskı kurulmakta, 1996 yılından bu yana hizmet veren önemli bir kamu yatırımı bir konut projesine feda edilmekte, gerek bulunduğu alandaki ekolojik denge, gerekse de su arz güvenliği açısından kritik bir su havzası geri dönüşü olmayacak şekilde tahrip edilmektedir. Bununla beraber, Kanal İstanbul’un yapımı halinde Terkos Barajı’nın da olumsuz etkileneceği ve su veriminin düşeceği ilgili Çevresel Etki Değerlendirme Raporunda açıkça belirtilmiştir.
Vurgulamak gerekir ki, İstanbul’un su havzaları üzerindeki yapılaşma ve kirlilik tehdidi, ne yazık ki sadece Avrupa Yakası ve Kanal İstanbul güzergahındaki alanlarla sınırlı değildir. Anadolu Yakasındaki en büyük su varlığı olan ve doğal havza niteliğinden ötürü dereleri ve yeraltı akiferleri ile birlikte mutlak korunması gereken Ömerli Havzası da sanayiye açılmak istenmektedir.
Tuzla İlçesi, Tepeören Mahallesinde kurulması planlanan ve Ömerli Barajı uzun mesafeli koruma bandında kalan yaklaşık 250 hektarlık bir alan, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca verilen yer seçimi kararı akabinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca ÇED Olumlu Kararı verilerek Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca Biyoteknoloji İhtisas Organize Sanayi Bölgesi olarak ilan edilmiştir. İstanbul’un 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında lejantı “Çevresel Sürdürülebilirlik Açısından Kritik Öneme Sahip Alan”, “Doğal ve Kırsal Karakteri Korunacak Alan” olarak gösterilen alan için İSKİ’nin itirazlarına rağmen Çevre Düzeni Planında değişiklik yapılmıştır.
16.07.2024 ve 06.05.2025 tarihli Basın Açıklamalarımızda da belirttiğimiz üzere, Ömerli Havzası İstanbul’un su temin sistemi açısından da kritik öneme sahiptir. Kendi havzasından toplanan suya ilave olarak, Melen ve Yeşilçay regülatörleri ile Darlık Barajı’ndan iletilen su da Ömerli Barajı üzerinden içme suyu arıtma tesislerine aktarılarak şehre verilmektedir. Halihazırda İstanbul’a verilen suyun yaklaşık yarısı, Ömerli Barajından sağlanmaktadır.
Bu koşullar altında gerek havzanın doğal niteliğini korumak, gerekse de su temini bakımından kendi kendine yetemez hale gelmiş İstanbul’u ve İstanbul halkını daha fazla riske atmamak için Ömerli Barajı Havzası sınırları içinde yapılaşma kısıtlanmalı ve havzanın kirlilikten korunması için gereken tüm önlemler alınmalıdır.
Hal böyle iken, Ömerli Havzası, içinde 160 sanayi kuruluşu, 200 KOBİ, 250 start-up’ın yer alması ve 20.000 insanın çalışması öngörülen, biyoteknolojik ilaç, aşı, biyomedikal tıbbi ürün, biyoteknolojik tarım ilaçları, nitelikli ve tıbbi bitki ve tohum, biyoteknolojik kanser ilacı, biyolojik ham madde, antibiyotik, fonksiyonel gıda katkı maddesi, DNA izolasyon kiti, moloküler genetik kit, kemik tozu ve kemik grefti, biyosensör ürünler, biyoaktif ortez protez, spinal implant, embriyo, antikor, pigment, insülin, hemofilin, terapötik protein, enzim, bakteri, hormon, plazminojen aktivatörü gibi ürünlerin üretileceği bir yatırıma açılarak riske atılmaktadır.
Proje, İnsan yoğunluğu ile içinde bulunduğu alana ciddi bir mekânsal hareketlilik ve bölgesel değişim getirecektir. Ayrıca yapılaşma yoğunluğu ile havzanın su toplama kapasitesini azaltacak, yapılması planlanan faaliyetler itibariyle de içme suyu havzasında kirlilik riski doğuracaktır. Böylesi bir proje, İSKİ’nin uzun mesafeli koruma alanlarında ilaç sentez fabrikaları, zirai mücadele ilacı imal ve dolum yerleri gibi üretimlerin yapılamayacağına ilişkin düzenleme içeren yürürlükteki Havza Koruma Yönetmeliğine aykırı olduğu gibi, 1/100.000’lik Çevre Düzeni Planının temel ilkeleriyle de taban tabana çelişmektedir.
Ayrıca, İSKİ tarafından bilimsel bir çalışmayla hazırlanan ve halen Tarım ve Orman Bakanlığı’nın onayını bekleyen Taslak Ömerli Havzası Koruma Planında da bu riskler göz önüne alınarak Organize Sanayi Bölgeleri uzun mesafeli koruma alanında kurulamayacak tesisler arasında sayılmıştır.
Anılan nedenlerle ilgili Çevre Düzeni Planı Değişikliği Kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali için Odamızca açılan dava devam etmektedir. Dosyada bilirkişi heyetince saha keşfi yapılmış ve Bilirkişi Raporu sunulmuştur. Özetlediğimiz gerekçeler ve savlarımızın Bilirkişilerce de teyit edildiğini, İstanbul halkının bugünü ve geleceği için yaşamsal önemdeki Ömerli İçme Suyu Havzasının korunması yönündeki kamu yararının, sektörü kümelenmesini önceleyen ekonomik amaçlı bir kamu yararından daha üstün bir kamu yararı olduğu vurgulanmıştır.
5 Haziran vesilesi ile bir kez daha vurgulamak isteriz ki; İstanbul, nüfus baskısı ve yaşam alanlarının tahribatıyla çoktan kendi kendine yetebilen bir kent olmaktan çıkmışken, içme suyunun büyük kısmı kente yaklaşık 170 km uzaklıktaki Melen’den temin edilirken, Kanal İstanbul ve Yenişehir Rezerv Yapı Alanı projesi uğruna Terkos ve Sazlıdere Havzalarının, organize sanayi bölgeleri uğruna Ömerli Havzası’nın gözden çıkarılması kabul edilemez!
İstanbul’un geleceği için;
- Tüm havza koruma planları en kısa sürede tamamlanmalı, başta Ömerli Havzası olmak üzere hazırlanan planlar Tarım ve Orman Bakanlığında vakit geçirilmeden onaylanmalı, istisnasız olarak ve ivedilikle uygulamaya geçirilmelidir.
- Ömerli Havzası uzun mesafeli koruma alanı içinde, yapılaşma yoğunluğunu, trafiği ve kirlilik yükünü artıracak hiçbir faaliyete izin verilmemelidir. Havza mutlak olarak korunmalıdır.
- Çalışmaları devam eden Tuzla Biyoteknoloji İhtisas OSB ve benzeri projelere derhal son verilmelidir.
- Sazlıdere Barajı kıyısında devam eden inşaat projeleri ivedilikle durdurulmalı, Barajın içme suyu maksatlı kullanımı garanti altına alınmalıdır.
Bugün yayınladığımız Çevre Durum Raporunda değinmeye çalıştığımız, ancak raporu yayına hazırlarken bile İstanbul’un farklı bölgelerinden tarafımıza bildirilmeye devam eden çevre sorunlarına karşı durmak, İstanbul’un içinde yaşayan tüm canlılar için sağlıklı, dirençli ve kendi kendine yeten bir yaşam alanı haline gelmesini sağlamak için mücadeleye devam edeceğiz. Tüm meslektaşlarımızı, kent ve ekoloji örgütlerini, yaşam savunucularını da bu mücadeleyi birlikte vermeye davet ediyoruz.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
Yönetim Kurulu
05 Haziran 2025