"EKOLOJİK YIKIMA KARŞI DİRENİŞ VE DAYANIŞMA DEVAM EDİYOR" TEMALI ORTAK ETKİNLİKLERİMİZİ GERÇEKLEŞTİRDİK.
Değerli Üyemiz,
Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi olarak sekretaryasını yürüttüğümüz Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası ve Dünya Çevre Günü etkinlikleri kapsamında; 3 Haziran 2025 tarihinde TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Tabip Odası, Konak Belediyesi, Konak Kent Konseyi, Ege Kent Konseyleri Birliği, EGEÇEP, İzmir Yaşam Alanları platformu paydaşlığında “Kentte Ekolojik Yıkıma Karşı Direniş ve Dayanışma Devam Ediyor” temalı ortak etkinlikler gerçekleştirilmiştir.
Etkinlik kapsamında ilk olarak İzmir Mimarlık Merkezinde "Plastik Kirliliğinin Sonlandırılması ve İzmir'de Ekolojik Yıkım" konulu panel-forum gerçekleştirilmiştir. İzmir Mimarlık Merkezi önünden başlayan ve Türkan Saylan Kültür merkezi önünde tamamlanan farkındalık yürüyüşü sonrası müzik performansı ile devam eden etkinlik ," Ekolojik Yıkıma Karşı Direniş ve Dayanışma Devam Ediyor " isimli ortak basın açıklaması ile tamamlanmıştır. Açıklama metni ektedir.
Salon desteği için Mimarlar Odası İzmir Şubesine, müzik performansı için Müzisyenler Derneği'ne ve etkinlik katılımcılarımıza teşekkür ederiz.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi
03.06.2025
EKOLOJİK YIKIMA KARŞI DİRENİŞ VE DAYANIŞMA DEVAM EDİYOR…
Bugün “5 Haziran Dünya Çevre Günü” için bir aradayız. 1972 yılında toplanan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansından bu yana, her yıl çevrenin korunması konusunda dünya çapında farkındalık yaratılması ve eylemde bulunulması amacıyla düzenleniyor.
Geçtiğimiz yıllarda, çevre sorunlarının çeşitli yönlerine dikkat çekmek amacıyla “Ekosistem Restorasyonu”, “Tek Bir Dünya” gibi farklı temaların işlendiği Dünya Çevre Günü teması bu yıl “Plastik Kirliliğini Sonlandırmak” olarak belirlendi.
Bu yıl Dünya Çevre Günü, ülkelerin deniz ortamı da dahil olmak üzere plastik kirliliğini sona erdirmek için küresel bir anlaşma sağlama yolunda görüşmelerin devam ettiği bir dönemde gerçekleşiyor. Plastik kirliliğine ilişkin uluslararası yasal bağlayıcılığı olan önlemler geliştirmek üzere Hükümetler arası Müzakere Komitesi 5-14 Ağustos 2025 tarihleri arasında yeniden toplanacak.
Ülkemizde ise “Türkiye Çevre Haftası” bu yıl 29-30 Mayıs tarihlerinde "Plastik Kirliliği ile Mücadele" teması ve "Çevrene İyi Bak" sloganıyla kutlandı.
Bizler; tüketim kültürünün bir parçası olarak bir günlük çevreyi hatırlama etkinlikleri ile kutlamalara dönüşen 5 Haziran Dünya Çevre Gününü; farkındalık yaratma, kentlerimizde, yaşam alanlarımızda çevre sorunlarına, Ekolojik Yıkıma dikkat çekme ve direnme günü olarak görüyoruz. Toplumsal ve çevresel sorumluluğumuz gereği Kutlama yerine “Mücadele” çağrısı yapıyor, “Ekolojik Yıkıma” karşı hep birlikte direniyoruz.
Sanayileşme, kentleşme ve nüfus artışı nedeniyle, sağlık sorunları ile birlikte çevre sorunları da geçmişten günümüze artarak devam ediyor. Kapitalist düzenin kar hırsına dayanan, tüketimi sürekli kışkırtan yönetim anlayışı doğal varlıklarımızı hızla ortadan kaldırarak doğayı, sağlığı ve yaşamı tehdit ediyor. İnsan eli ile yürütülen tüm faaliyetler, küresel ölçekte felaketler yaratmaya devam ediyor.
Dünya genelinde atık yönetiminin sağlık ve çevre odaklı yapılmaması nedeni ile plastik atıkların havada, denizlerde, tatlı sularda ve toprakta yarattığı kirlilik küresel bir sorun haline geldi. Mikro plastiklerin besin zincirindeki yolculuğu sofralarımıza kadar uzanıyor ve doğal yaşam ile birlikte sağlığımızı tehdit ediyor. Ülkemizde ise atıklarımızı ayrıştırarak toplayamazken, atık ithalatı yapmaya devam ediyoruz.
AB Verilerine göre; 2022 yılında Türkiye 12,4 milyon ton atık ile AB den en çok atık ithal eden ülke oldu. Greenpeace Türkiye'nin verilere göre; AB ülkeleri ve İngiltere'den Türkiye'ye 2023 yılında gönderilen sadece plastik atık miktarı 456 bin 507 tona ulaştı. İthal edilen atıklara ait denetim süreçlerinin nasıl işlediği, atık olarak gelen malzemenin türü, içeriği, hangi yöntemlerle nereye gittiği, nasıl kullanıldığı ile ilgili yeterli ve güvenilir veriye sahip değiliz.
İthal edilen plastik atıkların lisanslı geri dönüşüm tesislerinde geri kazanıldığı ifade edilmekle birlikte, atıkların bir kısmının boş arazilere boşaltıldığı, açıkta yakıldığı ve bu uygulamalar sonucu, atmosfere zehirli gazların salındığı, ayrıca yanma sonucu oluşan küllerde, küllerin savrulduğu toprakta ve nehir dip çamurlarında organik kirleticilerle birlikte ağır metal birikimleri tespit edildiği bilinmektedir.
Gaziemir’deki nükleer ve tehlikeli atıklarla ilgili yaşanan sürecin uygun yöntemlerle yürütülmediği ve radyoaktif ve tehlikeli atıkların bölgeye dağıtıldığı şüphesi çok güçlüdür.
Aliağa’ya söküm için her türlü tehlikeli içerikten arındırılmış olarak getirilmesi gerekir iken, taşıdıkları radyoaktif maddeler, ağır metal, asbest ve diğer tehlikeli atıklarla getirilen ve yeterli ve gerekli önlemler alınmadan söküm işlemi yapılan gemiler, çevresel süreçlerin sağlıklı yürütülmediğini göstermektedir.
Bugün suyumuz, toprağımız, havamız kirlenmiş durumda. Kentlerimizde hava kirliliği boyutları giderek artıyor. Yeşil alanlarımız yok denecek kadar azaldı. Var olanlar da çarpık kentleşmenin ve sermayenin saldırısı altında. Tarım alanlarımız, meralarımız yapılaşma, sanayi, enerji vb. yatırımlarla amaç dışı kullanılıyor. Ormanlarımız, tarım alanlarımız, meralar, doğal karakteri korunması gereken alanlar mevzuatlar eli ile madencilik, sanayi, enerji, turizm, konutlaşma gibi faaliyetlere açılarak kaybediliyor. Özellikle son yıllarda; çılgın projeler, faaliyetler, izinler ile ülkemizin hemen her yerinde doğamız ve yaşamımız talan ediliyor. Bütün bunlara ek olarak, Çernobil ve Fukuşima felaketlerini görmezden gelerek Nükleer Santral Macerasına sürükleniyoruz.
Kaz Dağları, Salda, Akkuyu, Sinop, İğneada, Kuzey Ormanları, Trakya, Alakır Vadisi, Alpu Ovası, Murat Dağı, Munzur Dağı, Madra Dağı, Kışladağ, Çataltepe, Karadeniz, Aydın, Soma, Yatağan, Kazdağları, Artvin Cerrattepe, İliç, Kanal İstanbul, İkizdere, Akbelen Ormanları ve adını buraya sığdıramadığımız daha pek çok yerde yürütülen ekolojik yıkım projeleri, artarak devam ediyor...
Kentimizde de Ekolojik Yıkıma Karşı Direniş ve Dayanışma artarak devam ediyor;
- Aliağa’da yaşadığımız sanayiye, termik santrale, gemi söküm bölgesine bağlı kirliliğe karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
- Bergama’da, Efemçukuru’nda, Turgutlu Çal Dağ’da, Gördes’te Madencilik Projelerinin yarattığı çevresel yıkıma karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor
- Kültürpark’ta yeşil alana zarar verecek, gereksiz inşaat planlarına ve amaç dışı kullanıma karşı yıllardır Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
- Gaziemir’de temizlenmesi için yıllardır mücadele ettiğimiz radyoaktif ve tehlikeli atıkların son zamandaki kontrolsüz, denetimsiz ve şeffaf olmayan temizlik sürecine karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
- Kentsel dönüşüm süreçlerinde, deprem sonrası gerçekleştirilen sayısız bina yıkımında alınmayan önlemlerle, havaya, toprağa, suya dağılan ve solumak zorunda bırakıldığımız toz ve asbeste karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
- İnciraltı’nın Tarım arazisi niteliğini kaldırarak, ranta ve talana açacak olan sözde “Kalkınma Projesine” karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
- Çeşme’yi ve Yarımadayı “Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişme Projesi“ ile parselleyip doğamızı, sağlığımızı ve yaşamımızı tehdit altında bırakanlara karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
- Kıyı alanlarımızın, sulak alanlarımızın ranta peşkeş çekilmesine karşı, suyumuzu kirletenlere, canlı yaşamını hiçe sayanlara karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
- Büyük Menderes ve Gediz havzalarında, vahşi bir şekilde işletilen ve bu havzaları kirlettiği bilirkişi raporlarıyla kesinleşen jeotermal sondaj ve santrallere karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
- İmar rantına ve yüksek beton yapılaşmaya dayanan, yeşil alanlarımızı yok eden sağlıksız kentleşmeye karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
- Depremi afete dönüştüren, yaşamımızı ranta feda eden anlayışa karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
- Doğal Sit Alanlarımızı, Ormanlarımızı, tarım alanlarımızı, meralarımızı yağmalayan politikalara karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
- Geleceğimizi tehdit eden nükleer santral macerasına karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
Bizler Çevre mücadelesinin aynı zamanda bir yaşam mücadelesi, sağlık mücadelesi, hak mücadelesi, emek mücadelesi, adalet mücadelesi, demokrasi mücadelesi olduğunu biliyoruz. Bu mücadele içerisinde bilim, mühendislik ve planlama ışığında kamu ve halkın yararına, kentimizde, ülkemizin her köşesinde varız, var olacağız.
İzmir Halkı, Anayasal hakkını, Sağlıklı bir Kentte yaşama hakkını; yaşam alanlarını, havasını, suyunu, toprağını korumak için mücadele ediyor. Doğadan, sağlıktan ve yaşamdan yana bir mücadeleyi destekliyor.
Bu Kentte Ekolojik Yıkıma Karşı Direniş ve Dayanışma Var diyoruz.
TMMOB İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU - İZMİR TABİP ODASI
KONAK BELEDİYESİ-KONAK KENT KONSEYİ -EGE KENT KONSEYLERİ BİRLİĞİ
EGEÇEP - İZMİR YAŞAM ALANLARI